25 Nisan 2020 Cumartesi

TGS Akademi Yöneticisi Orhan Şener ile 'Gazetecilikte Dijital Dönüşüm' Söyleşisi

Üsküdar Üniversitesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan tarafından TGS Akademi Yönetcisi ve aynı zamanda akademisyen olan Orhan Şener ile çevrim içi bir söyleşi gerçekleştirildi. Orhan Şener ile Gazeteciliğin dijitale dönüşümünü üzerinde konuşuldu.



Prof. Dr. Süleyman İrvan: Virüsten dolayı bir çok insanın hatta bizim de kullandığımız uygulama olan Zoom'da kritik açıklar ve bilgi çalındığı gibi haberler dönüyor medyada. Siz bu konuda benden daha bilgili olduğunuzu düşünüyorum. Sizce internet güvenliği konusu nedir?

Orhan Şener: “Kısa bir sürede kullanıcı sayısı 10 katına çıkan bir program için normal bir durum

O tip konularda bizim Medyapod kanalında belki denk gelmişsinizdir. Teyit.org'dan Emre Saklıca ile birlikte dün uzun uzun konuştuk. Son zamanlarda herkes tarafından açık var deniliyor ama aklıma gelen birçok üniversite, Facebook ve Google'ın iş toplantıları bile. Hatta devletin önemli yerlerinde görüşmeleri Zoom ile yapılıyor. O anlamda bir güvenlik açığı yok. Aslında şöyle bir durum var: Zoom linkleri açıktan paylaşılınca 'zoombombing' denilen dışarıdan gelen birilerinin agresif görüntülerle ortamı kaosa sürükleme gibi bir sorun var. Zoom ile oluşan yaygaranın bir sebebi de bir anda 10 katı kullanıcıya ulaşması. Zaten yeni bir uygulama değil ve halihazırda
yaklaşık 10 yıldır Business kesimi tarafından kullanılıyordu. Geçenlerde Kadir Has ve Bilkent gibi üniversitelerde ufak çaplı zoombombing olay yaşandığı duydum.


Prof. Dr. Süleyman İrvan: Dijital dönüşüm bir süreç. Türkiye bu süreci ne kadar yakalamış durumda?

Orhan Şener: “Biz daha dijitale geçiş süresinin başlarındayız

Dijital dönüşüm herkes tarafından kullanıyor ama anlamını bilen sayısı az.Kime sorarsanız farklı bir şeyler söyleyecektir. Türkiye'de dijital dönüşüm denilince ilk başlarda(1996-2000) gazetelerin dijitale geçme süresi bizde Radikal, Posta, Zaman ve Hürriyet ile başlamış bir dönemdir. Bu sürçte 'Zaten basılı olarak varız internette de bulunalım' düşüncesi vardı. 2000'den sonra bilgisayarın ve internetin yaygınlaşmasıyla insanlar ücretsiz olarak internetten gazete haberlerine bakmaya başladılar. Sonrasında 'Reklamlardan para kazanırız bu da zaten gazete satışlarını etkilemez' düşüncesi başladı.

Daha sonra 2010 yılına doğru gelindiğinde Türkiye'deki siyasi iklimin de değişmesiyle ve önemli gazetelerin el değiştirmesi birlikte merkez medya dediğimiz olgu zayıflarken basılı olarak aldığımız gazeteler de zayıfladı. Zaten jenerasyon değiştikçe kağıda baslan gazetenin yerini dijital gazetecilik almış oldu.Bu süreçte Twitter artık bir haber mecrası oldu. Şimdi bu yaşananlar dijitalleşme var ama dijital bir dönüşüm yok gibi duruyor. Bilinçli olarak bir dönüşüm söz konusu değil. Gerçek bir dijital stratejisi yok. The New York Times, 2014 yılında bir toplantı yapıyor. Toplantının sonunda dijitale ödeme duvarı getirerek esas gelirlerini abone sisteminden kazanmaya karar verdiler. Artık yurt dışında çoğu büyük gazete önce dijital sonra basılı olması gerektiğini savundu. Dijitaldeki reklam gelirlerinin beklediğini karşılamayan gazeteler abonelik sistemi getirdi. Bizde gazetelerde dijital abonelik sistemine'olmaz ya, tutmaz bu' gözüyle bakılıyor. Ülkemize ilk geldiğinde de Netflix ve Spotify gibi uygulamalar için de aynı şeyler düşünülüyordu. Şuan da ülkemizde bir çok kişinin bu uygulamalara aboneliği var. Dizi,film, müzik ve oyun uygulamalarında oluyor gazetecilikte neden olmuyor?

Prof. Dr. Süleyman İrvan: Virüsle birlikte çoğu ülkede dijitale dönüşüm hızlanmış oldu. Gazeteciler dijitale dönüşüm olayında hangi donanımlara sahip olmalı?

Orhan Şener: “İlk başta temel gazetecilik becerileriniz olmalı 

Örneğin Cumhuriyet gazetesini ele alalım. Bir anda dijital dönüşüme geçip halihazırda bulunan kitleyi tedirgin etmemeliyiz. Salgından dolayı basılı gazete satışlarında düşüş var. Dijital dönüşüme geçerken bir yandan eldeki kitleyi tutup bir yandan da genç kitleye buna nasıl dijitalden erişebileceğini onlara göstermeliyiz. Abonelik sistemi getirilebilir. Halihazırda basılı gazete abonesi olan kişilere dijital abonelik hediye edilebilir.İşte bu tarz yumuşak bir dönüşüm stratejisi izlemeleri lazım. Ama bunun için dijital dönüşümle ilgilenebilecek bir editörünüz olması lazım. Google Analytics verilerine bakıp' Biz kimleri abone yapabiliriz?' düşünüp kendisine ana
görev olarak edinmeli. Bir diğer konu ise haberlerde özgün olmak gerekiyor.AA'dan kopyala yapıştır birkaç cümle eklemek size sadece sosyal medyada trafik getirir ama bu bir gelire dönüşmesi zor. Abone olan kişilere ilk haberi sunma veya sadece abone olanları dinleyebildiği podcast gibi kendilerini özel hissedebileceği bazı imkanlar sunabilirsiniz.

Gazeteci tarafında ise, önce temel gazetecilik becerilerine hakim olmalısınız. Son zamanlarda şöyle bir algı var:'Gazeteci bir şey bilmez, gidip sorup öğrenir ve söyleneni de yazar'. Evet genç nesil teknoloji ile daha iç içe ama telefonda daha hiç word dosyası açmamış insanlar var. Esas üretim araçlarını kullanmıyorsak tüketmek için genç olmaya gerek yok. O yüzden 'Biz genç nesiliz, daha iyi kullanıyor' denilecek bir durum yok bence.

Prof. Dr. Süleyman İrvan: “Gazetecilik içerik üretmekten geçer” 

Gazetecilik, içerik üretme işidir. Siz başkasının içeriğini ne kadar değiştirmeye çalışsanız da sonuç olarak bu içerik sizin değil.Özgünlükten de uzak oluyor maalesef. Türkiye'de son zamanlarda medyada içerik benzeşmesi ortaya çıktı. Ajanslara dayalı ve internet sitelerinde özgün içerik üreten neredeyse yok denilecek kadar az.

Orhan Şener: “Gazeteler içerik girerken araştırma yapmamaya başladı” 

Şu dönemde evlerden çalışılıyor yine Cumhuriyet örneğinden gidelim. Adama 'Günde 10 tane haber gir 'deniliyor. Gün içerisinde şefi veya editör 'Kaç tane yazdın?' gibi sıkıştırmalar yaptığı bir yerde haberi yazan 'Hadi arayıp bu konu hakkında bilen bir kişinin yorumunu alayım'diyebileceğini sanmıyorum. 

Prof. Dr. Süleyman İrvan: “Verilere göre dijital reklam oranlarında gözle görülür bir artış var” 

Dijital reklam oranları da iyice artmaya başladı. Dijilopedi adlı sitenin yaptığı araştırma sonucuna göre 2019 yılında Türkiye'deki dijital mecralardaki reklam  payı %31 seviyesine çıkmış. Televizyonlarda %48, çıkmış ve tam tersi basılı medyada ise %6,8 seviyesine kadar düşmüş.Gelecek dijital reklamcılığa doğru ilerliyor. Bu durum gazeteciliği finanse edebilir mi?

Orhan Şener: “Gevşek de olsa bütün gazeteler dijital abone sistemine geçmeli

Bundan birkaç yıl önce sorulsa olabilir derdim. Ama şu anda görüldüğü üzere mümkün değil.'Çok içerik üretelim çok reklam gelsin'düşüncesinde olanlar vardı. Bir de bu  durumun tersi The New York Times'ın benimsemiş olduğu dijital abonelik sistemi. The New York Times gelinen süreçte dijital abone sistemi ile ne kadar büyümüş ise çok içerik çok reklam fikrini ele alanlar o kadar küçüldü. Dijitalde haber üretiyorsak mutlaka bir abonelik sistemimiz olmalı ve gevşek de olsa bir ödeme duvarı koymalıyız. Örneğin gazeteler belediyelerden çok para alıyor. Sanmıyorum ki belediyeden para alan gazetenin belediyeyi çok eleştirme şansının olabileceğini. Ama bu parayı okurdan alırsanız kamunun ihtiyacın olana yönelirsiniz. Dijitalde tabii reklamlarda olmalı fakat reklam görmek istemeyenlere premium bir model sunulmalı.

Yerelde haberlerini kağıda basma sevdası var.Ben ilk başlarda bu bir prestij ögesi olarak düşünüyordum ama sonrasında anladım ki kağıda basım yapmazsanız Basın İlan Kurumundan reklam alamıyorsunuz. Sırf bu yüzden matbaada kağıt basılıyor fakat bulunduğumuz dönemde o kağıdı okuyan yok. 

Prof. Dr. Süleyman İrvan: “İnternet gazeteciliğine yokmuş gibi davranılıyor” 

İnternet gazeteciliği türü hala yasal olarak tanımlanmamış durumda. Dolayısıyla bu insanlar ne yasal olarak gazeteci sayılıyorlar ne de Basın İlan Kurumu üzerinden reklam alabiliyorlar.Aslında bu tip insanlara ve bu tip gazeteciliğe ülkemizde yokmuş gibi davranılıyor. Yeni yasa ile bu insanlarda yasal olarak gazeteci kabul edilirlerse illa kağıda basalım fikri de ortadan kalkacak.Virüs sebebiyle Basın İlan Kurumu artık 1000 adet basılı gazete satma kuralını uygulamamaya başladı.

Orhan Şener: “Bundan kısa bir süre önce gazeteci prestij sahibi biri iken, şimdi hapiste sürünen bir imaj yaratıldı

Bence hiç basmasınlar ekstra bir masraf oluyor onlara.Bazı irili ufaklı şehirlere yerel medya için seminere gitmiştim. Semineri verdiğim insanlar da genellikle gazete patronları oluyor. Şu soruyu sordum:'Geçtiğimiz bir yıl içerisinde gerçek sokakta gördüğümüz vatandaşa gazete ve dijital olarak satış yapıp 1 TL kazanan var mı aranızda? Evet diyenler seminer verdiğim insanların en fazla %10'una denk geliyor. 'Bizim insanımız ödemez, yapmaz' algısı var. Dijitalde ise baştan şirket olarak basım iş kolunda kurulursa yerine büro iş kolunda kuruluyor.Çoğu bildiğimiz muhalif medya bu şekilde maalesef büro iş kolunda kurulduğu için Gazeteci Sendikası buradaki çalışanları kendi bünyesine üye yapamıyor. Aynı zamanda da devlet tarafından da gazeteci olarak sayılmıyorlar. Basım iş kolunda açılsalar da hem de '212' adlı yasadan da yararlanmış olacaklar.
Bundan 15-20 sene önce gazeteci, prestijli ve orta üst sınıf bir hayat yaşayan biriyken ama şu anda böyle değil. Şu anda gazeteci denilince hapiste yatan ve sefil bir şekilde sürünen bir imaj akıllara geliyor. Artık kimse çocuğunun gazeteci olmasını istemez.Zaten o ebeveyne göre çocuk işe başlasa bile asgari ücretle çalışacak.

Basılı gazetecilik yerine neden dijital gazetecilik tercih edilmeli, edilirse düşük maliyetle yüksek verim elde edebilir miyiz?

Orhan Şener: “Dijitalde geçtiğinizde en basitinden gereksiz maliyetleriniz ortadan kalkıyor

Genelde basın olanın gereksiz maliyeti var.Kağıt, mürekkep, matbaa ve taşıma gibi.Özellikle taşıma olayı Dünya'nın en büyük lojistik işi. Bu bastığınız gazete ülkedeki her bakkala, her sabah gitmek zorunda. Hatta ülkemizde bazı gazeteler talep yoksa o bölgede oraya gitmez bile. Dijital olanı basılı olandan, kolay üretim, kolay dağıtım gibi ayrıcı unsurlar var. Dijitalde de zorlayıcı bazı kısımlar var. Örneğin basılı olanda akşam en geç mesai bitimine kadar haberinizi verdiğinizde olay bitiyor ve siz sabaha kadar rahatsınız. Dijitalde böyle bir durum yok.Dijitalde gece bile içerik girmek zorunda olabilirsiniz.Dijitalin hızına dayamayan bazı içerik üreticileri biten içerik sistemine geçtiler. Ama şöyle bir durum var hiç bir içerik tamamen bitmiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder